Basel Social Club, bu yıl 15-21 Haziran 2025 tarihleri arasında dördüncü kez ziyaretçileriyle buluşuyor. Her yıl farklı bir mekânda düzenlenen etkinlik, bu yıl, Basel’in tarihî merkezinde, kökleri Keltlere uzanan ve 18. yüzyıldan itibaren özel bankacılık hizmetleri vermiş, 70’ten fazla odalı 3.000 metrekarelik bir binada gerçekleşiyor ve Art Basel haftasında güçlü bir alternatif fuar programı sunuyor.
PİLEVNELİ, Gander’ın nesnelerin şiirselliği ve algıyı şekillendiren görünmez güçler üzerine kurulu sanat pratiğinden yola çıkıyor ve sanatçının sergi mekânının kavramsal ve maddi temelleriyle diyalog kuran iki eserini Basel Social Club 2025’te izleyiciyle buluşturuyor. Gander’ın işleri, geçmişin finansal düzenini temsil eden bu mekânın taşıdığı hafızayı ve dönüşüm potansiyelini görünür kılıyor. İlk kez uluslararası bir sanat etkinliğine ev sahipliği yapacak bu özel yapı, Gander’ın aşinalık ile yabancılaşma arasında gezinen işleriyle birlikte, çağdaş sanatın dilinde yeniden okumaya açılıyor.
Sergilenecek eserlerden ilki olan “A toppled Adirondack chair after a snowfall” (2022), yerinden edilme, geçicilik ve görünmeyen güçlerin bıraktığı izler üzerine bir düşünme alanı sunuyor. Normalde rahatlık ve durağanlıkla ilişkilendirilen adirondack tipi sandalye, cam gibi kırılgan bir malzemeyle yeniden hayal ediliyor. Ters çevrilmiş formu, üzerini kaplayan ve karı andıran cam kırığı katmanı, bir olayın hem gerçekleşmesini hem de ardından gelen sessizliği ima ediyor. Geçici olan kar, burada kalıcı hale gelirken, huzurlu ama aynı zamanda rahatsız edici bir sahne olarak varlığını sürdürüyor. Bu çalışma aynı zamanda “Bu sandalyeyi kim, ya da ne devirdi?” gibi sorularla izleyicide merak uyandırıyor. Doğa mı müdahale etti, yoksa açıklanamayan bir hareketin izini mi görüyoruz? Değerin ve işlevin tarihsel olarak dönüştüğü bir mekânda, bu sandalye de bir belirsizlik nesnesine dönüşüyor; varlık ile yokluk arasında asılı kalmış bir jest gibi duruyor. Eser, yıllar sonra yeniden halka açılan bu binanın içindeki bir odada iç ile dış, kamusal ile mahrem arasındaki sınırları da kucaklıyor.
Sergilenen ikinci eser “I be... (lxiii)” (2025), gizlenme eylemini başka bir biçimde ele alıyor. Normalde kendini tanıma ve yansıtma işleviyle ilişkilendirilen bir ayna, burada toz örtüsüyle kaplanmış halde sunuluyor. Ancak bu örtü geçici bir perde değil; mermerden ve kalıcı olarak şekillendirilmiş bir yüzey. Örtünün sanki kayıp düşüyor gibi görünmesi; koruma, saklama ya da belki de unutulmuşluk hissi uyandırsa da, aynı zamanda aynaya erişimi bütünüyle engelliyor. Ayna, kendi temel işlevini izleyiciden saklıyor; hem bir özen göstergesi gibi duruyor hem de aşılmaz bir bariyer gibi. Anlamın ertelenmesi fikrine yönlendiren bu heykel, mekânın anlatısını dönüştüren bir bağlamda yer alırken, üzeri örtülmüş bir geçmişi ve henüz belirginleşmemiş bir geleceği ima ediyor. Geçmiş ile gelecek arasında asılı kalmış bu nesne, görünür olanla saklı kalan arasındaki gerilimi izleyiciye hissettiriyor.
Serginin küratoryal seçkisi, binanın tarihinden ve finansal sistemler, değer, para birimi ve eşitsizlik gibi kavramlardan ilham alıyor. Farklı temalara sahip odalar, hem yerel hem uluslararası sanatçıların eserleriyle donatılacak. Ziyaretçiler piyano barı, puro salonu, bilardo odası, satranç odası, saatler koridoru, mücevher dükkânı ve çocuk kütüphanesi gibi özel tasarlanmış alanlarda; zamanın, stratejinin, lüksün ve oyunun iç içe geçtiği bir atmosferde dolaşmaya davet ediliyor.
Herkese açık ve ücretsiz olan Basel Social Club 2025, bu sene de sanat dünyası ile gündelik hayat arasındaki sınırları kaldıran bu yenilikçi yaklaşımla sanat dünyasında özgün bir keşif ve etkileşim alanı yaratıyor ve sergi süresince etkileşimli etkinlikler, müzik performansları, film gösterimleri ve gastronomik keşifler ziyaretçilere keyifli bir sanat atmosferi sunuyor.
Detaylı bilgi için Basel Social Club'ın resmî web sitesini ziyaret edebilirsiniz.