FRANK NITSCHE, TURKISH DELIGHT: PILEVNELI | DOLAPDERE

Frank Nitsche
“Turkish Delight”

PİLEVNELİ Dolapdere
8 Nisan - 14 Mayıs 2023

 

PİLEVNELİ, Frank Nitsche’nin Türkiye’deki ilk kişisel sergisini duyurmaktan mutluluk duyar. “Turkish Delight” başlıklı sergi 8 Nisan-14 Mayıs 2023 tarihleri arasında Dolapdere’deki galeri mekanında sanat severleri ağırlayacak.
Nitsche’nin son dönem çalışmalarından oluşan ve galerinin dört katına yayılan “Turkish Delight”, toplamda 31 yağlı boya eser ve bir mekana özel yerleştirmeye yer veriyor.
1964 yılında yılında Almanya’nın Görlitz kentinde doğan Frank Nitsche, Hochschule für Bildende Künste’de sanat eğitimini tamamladı.
Nitsche, boya katmanlarını üst üste koyarak, kesişen çizgilerle belirli formlar oluşturarak sofistike bir görsel dil geliştiriyor. Geometrik şekiller, çizgiler ve formlar; inşaat planlarını, teknik modelleri, kaligrafiyi veya bilgisayar programlarını hatırlatabilecek soyut oluşumlardan meydana geliyor. Frank Nitsche, soyut kompozisyonlarını ortaya koymak için medya, pop ve tüketim kültüründen aldığı geniş bir görsel arşivden yararlanıyor.
Sanat eleştirmeni ve yazar Gerrit Gohlke, “Turkish Delight” sergisinde yer alan eserleri üzerinden Frank Nitsche’nin sanat pratiğine ışık tutuyor:
“Mimaride ve sanatta modernite uzun bir düzleştirme hikayesi. Sivri çatılardan düz çatılara, süslemelerden sade yüzeylere kadar her yerde bir çeşit zaruret geometrisi kendini kabul ettirdi. Aslında sade biçimler bizi özgürleştirmeliydi, zira bir zamanlar kitleler için ulaşılabilir güzellik unsurları olarak tasarlanmışlardı. Şimdi ise optimize edilmiş yüzeyler ve her yerde karşımıza çıkan ürün tasarımları sonsuz verimlilikleri ve etkinlikleriyle üzerimizde tam bir hakimiyet kurmuş durumda. Frank Nitsche’nin resimleri ise bu monotonluktan disiplinli bir neşeyle intikam alıyor.
Nitsche, çevremize damga vuran biçimleri uzun yıllardan beri forensik bir ilgiyle izliyor, modern olanın içinde var olan grotesk unsurları biriktiriyor ve tasarım isteğimizin geride bıraktığı deformasyonu albümlerde kategorize ederek bir araya getiriyor. Sanatçının bir kaza resminde, bilimsel bir çizimde, bir otomobil enkazında veya aranan bir şüphelinin resminde incelediği mesele olayların seyri değil, bir sürecin geride bıraktığı görsel izler. Kültürler arası araştırmalar yapan bir gezgin olarak tipografileri ve reklam çıkartmalarını topluyor ve bunların üzerinden çizgiler ve hatlardan, bedenler ve aralarındaki ilişkilerden oluşan bir kaynağı, bir başka deyişle küresel sanayi toplumlarının biçimlendirme ilmini ortaya çıkarıyor. Sürekli ortaya çıkan biçimler, dünyaya açıklama getirmeyi hedeflemeyen bir projenin – çünkü zaten ortada yeteri kadar açıklama var – özneler kaynağını oluşturuyor. Sanatçı dünyayı yeniden kurguluyor.
Frank Nitsche’nin resimleri bir süre mimari yapılara benziyordu. Üst yüzeylerin arkasında yapısal unsurlar göze çarpıyordu; geometrik şekillere bir cerrahın organların kırılgan iç yapılarına bakabildiği gibi bakılabilirmiş izlenimini uyandırıyorlardı. Daha sonra ağırlıklı olarak tuvallerini daireler, dikdörtgenler ve elipsler ele geçirdi; sanki soyut resmin tarihini bir çeşit alameti farika haline getirmek ister gibiydiler. Ancak bu süreçte Nitsche’nin eserleri giderek daha da belirsizleşti fakat fizikselleşti.
Her bir tuval, çizgilerden, kontürlerden, üst üste bindirilmiş yüzeylerden, aşındırmalardan, ancak ikinci kez bakınca fark edilebilen rötuşlardan, üst üste bindirilmiş yinelenen katmanlardan, tekrarlanan tıraşlamalardan, tüm resmin rotasyonlarından ve çeşitli düzeltmelerden oluşan, renklerde donmuş birer süreç. Yüzeyler onlara anlam katacak fikirleri bekliyor; sahip olabilecekleri en son anlam yapı taşları önceden çekilip alınmış bir dünyanın karşısında birer cisim olarak tutunabilmek olsa da... Sanki inatçı bir kişilik, yorulmak bilmez bir ressam, inanılmaz hassas bir doğaçlamayla tüm algoritmalara ve yapay zekalara, sosyal medyaya ve dijital destekli tasarımlara karşı ayrımlaşma iddiasını soğuk kanlılıkla ayakta tutmak istiyormuş gibi.
Çok sayıda üst üste bindirmeler tuvallere, saf konstrüktif bir sanatsal hedef riski karşısında asla yenilmemelerini sağlayacak kadar yoğunlaşmış bir yüzey kazandırıyor. Her biri kendisi için izleyicilerinin fiziki muhatabı. Her biri ortaya çıkışlarının görülebilir izleriyle zenginleştirilmiş, yağlıboyadan ve dayanıklı bir tene sahip. Her biri tüyleri diken diken edecek kadar zarif, hiçbirinin başka bir medyada yeniden üretilmesi mümkün değil. Yıllar içinde büyümüş, yeni kompozisyonlarda bir araya getirilebilecek çıkıntılar ve akslardan, hatlar ve dairelerden, kareler ve eğrilerden, kıvrımlar ve paralel kenarlardan oluşan bir deponun bir tuval için anlamlandırılmış parçaları . Nitsche’nin resimleri korkusuzca çizgi romanlara ve sembollere yakınlığı arıyor; Dresden Akademisinde alınmış esaslı ve derinlemesine bir resim eğitimine dayanıyorlar ve pop-kültür unsurlarını ustalıkla içlerine alıyorlar. Ama bu unsurlar sonuçta resim sanatının biçime ilişkin kararlarına bağlı kalmak zorunda, çünkü bu kararlar görevimizin nüanslarla uğraşmak olduğu konusunda geri adım atmıyor. Nitsche’nin resimleri, tüm dehşeti ve dayatmalarıyla rayından çıkmış dünyanın panoptikonu karşısına kendi tuhaflıklarını koyuyor. Sahip oldukları melankolinin ve ele avuca sığmaz komikliğin temeli de bu. Nitsche’nin resimleri inatla insan bakışının otomatizmlerin gücü karşısındaki iddialı duruşunu sergiliyor.”
Frank Nitsche’nin kişisel sergisi “Turkish Delight”, pazar ve pazartesi günleri hariç haftanın her günü 10.00-18.00 saatleri arasında PİLEVNELİ Dolapdere’de ziyaret edilebilir.